Wavin Geleceği Şekillendiriyor

İklim değişikliğinin giderek daha büyük bir tehdit haline geldiği günümüzde, sürdürülebilir şehirler aşırı hava olaylarına karşı dirençli altyapılar geliştirerek, geleceğin şehirlerini güvence altına alır. Aynı zamanda, toplumsal eşitliği ve kapsayıcılığı destekleyen şehirler, gelecek kuşaklara daha sağlıklı, yaşanabilir ve adil bir çevre bırakmayı hedefler" diyen Wavin Türkiye Ürün Müdürü Sayın Özlem Özer bu çerçevede sorularımızı yanıtladı.

Özlem Özer

Sürdürülebilir Şehir Nedir, Neyi Hedefler? Sürdürülebilir Şehirlerin Temel Özellikleri Nelerdir?

Sürdürülebilir şehirler, sadece bugünün değil, geleceğin de yaşam alanlarını inşa eden, doğayla uyumlu, insan odaklı kentlerdir. Kaynakları bilinçli kullanan, çevresel etkileri en aza indiren ve toplumsal refahı ön plana koyan bu şehirler, hızla artan kentleşmenin yarattığı sorunlara kalıcı çözümler sunar.

Böyle bir şehirde su ve enerji gibi doğal kaynaklar akıllıca yönetilir. Çünkü suyun her damlası değerlidir. Ayrıca yenilenebilir enerji kullanımı teşvik edilir. İklim değişikliğine karşı dirençli şehirler; aşırı yağış, kuraklık ve sıcak hava dalgaları gibi doğa olaylarına karşı hem üstyapısı hem de altyapısı ile hazırlıklıdır. Yeşil alanlar sadece bir dekor değil, şehrin ayrılmaz bir parçasıdır. Parklar, bahçeler, ekolojik koridorlar hem biyolojik çeşitliliği destekler hem de şehirde yaşayanlara nefes aldırır.

Teknoloji ise sürdürülebilir şehirlerin en güçlü araçlarından biridir. Akıllı su yönetimi sistemleri, atık geri dönüşümü, düşük karbon salınımlı ulaşım çözümleri, şehirlerin daha verimli ve yaşanabilir olmasını sağlar. Ancak sürdürülebilirlik sadece fiziksel unsurlarla değil, sosyal yapıyla da ilgilidir. Erişilebilir ve güvenli yaşam alanları yaratmak, her kesimin bu imkanlardan eşit şekilde yararlanmasını sağlamak, sürdürülebilir şehirlerin en önemli özelliklerindendir.

Sonuç olarak, sürdürülebilir şehirler doğayla barışık, dirençli ve yaşanabilir alanlar sunarken, geleceğin dünyasını şekillendiren bir vizyonun da taşıyıcısıdır.

Sürdürülebilir Şehirlerin Nesiller Arası Sorumlulukla İlişkisi Nedir?

Sürdürülebilir şehirler, sadece bugünü değil, geleceği de düşünen bir anlayışın ürünüdür. Nesiller arası sorumluluk, sürdürülebilirlik kavramının temel taşlarından biridir; çünkü alınan her karar, yapılan her yatırım, gelecek kuşakların yaşam kalitesini doğrudan etkiler.

Bir şehir planlanırken yalnızca mevcut ihtiyaçları karşılamak yeterli değildir. Kullanılan doğal kaynakların tükenmemesi, altyapının uzun vadede dayanıklı olması ve çevresel etkilerin en aza indirilmesi gerekir. Su kaynaklarını bilinçli yönetmek, enerji tüketimini azaltmak, geri dönüşümü teşvik etmek gibi adımlar, bugünkü şehir sakinleri kadar gelecekte yaşayacak nesiller için de hayati öneme sahiptir.

060225_keyvisual_TreeTank_rgb

NSEB konspeti nedir? Türkiye'de nasıl regülasyonlar vardır?

Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) konsepti, binaların enerji tüketimini en aza indirerek ihtiyaç duydukları enerjiyi mümkün olduğunca yenilenebilir kaynaklardan sağlaması esasına dayanıyor. Bu, yalnızca bir mühendislik yaklaşımı değil, aynı zamanda geleceğin sürdürülebilir şehirlerini inşa etmenin bir yolu. Geleneksel binalara kıyasla çok daha az enerji harcayan ve karbon ayak izini minimuma indiren bu yapılar, çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik bir rol oynuyor.

Türkiye’de de bu konuda önemli adımlar atılıyor. Özellikle enerji verimliliğini artırmaya yönelik düzenlemelerle, yeni inşa edilen büyük ölçekli binaların belirli bir enerji performans seviyesine ulaşması zorunlu hale getirildi. Artık 5000 metrekareyi aşan binaların, tükettiği enerjinin belirli bir kısmını yenilenebilir kaynaklardan sağlaması gerekiyor. Bu aslında büyük bir dönüşümün başlangıcı. Hedef, yalnızca binaların daha az enerji tüketmesi değil, aynı zamanda enerji ihtiyacının sürdürülebilir kaynaklardan karşılanarak dışa bağımlılığın azaltılması.

Bu geçiş, enerji verimliliği yüksek malzemelerin kullanımından akıllı bina teknolojilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Aynı zamanda bireylerin ve kurumların bu sürece uyum sağlaması da büyük önem taşıyor. Çünkü sürdürülebilir bir gelecek sadece teknolojiyle değil, bu dönüşümü benimseyen insanlarla mümkün. Türkiye’nin bu alandaki yönetmelikleri, hem çevreyi korumayı hem de uzun vadede enerji maliyetlerini düşürerek ekonomik fayda sağlamayı hedefliyor. Kısacası, NSEB yalnızca bir yapı standardı değil, daha yaşanabilir, daha verimli ve doğayla uyumlu bir yaşam biçiminin temeli.

NSEB Perspektifinden Şehirdeki Bireylerin Rolü Nedir?

Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) perspektifinden bakıldığında, şehirdeki bireyler sürdürülebilir bir geleceğin en kritik aktörleridir. Şehirlerin enerji tüketimini ve çevresel etkisini azaltma hedefi, sadece altyapı ve teknolojik çözümlerle değil, bireylerin günlük yaşamda aldığı kararlarla da şekillenir.

Bireyler, enerji verimli binalarda yaşamakla yetinmemeli, bu binaların sunduğu düşük karbon ayak izine sahip yaşam biçimini benimsemelidir. Isı yalıtımı, akıllı su yönetimi, yenilenebilir enerji kullanımı gibi sistemlerin etkin çalışması, o binalarda yaşayan insanların bilinçli hareket etmesiyle mümkündür. Günlük hayatta enerji tasarrufuna dikkat etmek, su tüketimini azaltmak, geri dönüşümü alışkanlık haline getirmek, sürdürülebilir şehirler yaratmanın temel unsurlarından biridir.

Ayrıca, bireylerin sürdürülebilir ulaşım alışkanlıkları geliştirmesi, toplu taşıma kullanımı, bisiklet yollarını tercih etmesi veya elektrikli araçlara yönelmesi, şehirlerin karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir. Sadece bireysel değil, toplumsal bilinç oluşturmak da büyük önem taşır. İnsanlar, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalıklarını artırdıkça, yöneticilerden daha çevreci politikalar talep edebilir, kent planlamasının bu doğrultuda ilerlemesine katkıda bulunabilir.

Sonuç olarak, NSEB’nin başarılı bir şekilde uygulanması, sadece binaların enerji verimliliğiyle değil, şehir sakinlerinin sürdürülebilir yaşamı benimsemesiyle mümkündür. Her bireyin küçük de olsa yaptığı katkılar, büyük değişimlerin anahtarı olabilir.

aquacell-new-pilot-project-wavin-denmark96dpi5337x3558pxxnr52738--article-header-1-1

Wavin’in NSEB ve Sürdürülebilir Şehirlere Bakış Açısı Nedir?

Wavin olarak, sürdürülebilir şehirler ve Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) konularına büyük bir tutkuyla yaklaşıyoruz. Amacımız, sağlıklı ve sürdürülebilir ortamlar inşa ederek dünya çapında yaşamı ilerletmek.

Sürdürülebilirliği yaptığımız her şeye dahil ediyoruz. 2025 yılına kadar sektörümüzde sürdürülebilirlik konusunda lider olmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için gerçek yatırım, gerçek eylem ve gerçek sonuçlarla ilerliyoruz. Nihai amacımız, 2050 yılına kadar Net Sıfır Karbon emisyonuna ulaşmak.

Sürdürülebilir şehirler inşa etmek için bütüncül bir su yönetimi yaklaşımını benimsiyoruz. Bizim için her su damlası önem taşıyor. Yağmur suyu yönetim sistemlerimiz, yağmur suyunu çatıdan yer altı borularına kadar izleyerek, şehrin su altyapısındaki her adımda yağmur suyunu yakalamayı amaçlıyor. Bu yaklaşım, iklim değişikliği ve kentleşmenin getirdiği zorluklara karşı şehirlerin dayanıklılığını artırıyor. İçme suyu taşımasında ise yüksek basınca ve korozyona dayanıklı ürünlerle su kayıp & kaçak oranını düşürüyoruz.

Ayrıca, şehir planlamacıları, mimarlar ve mühendislerle yakın işbirliği içinde çalışarak, iklime dayanıklı şehirler yaratmaya kendimizi adadık. Bu işbirlikleri, sel, kuraklık, ısı stresi gibi zorluklara karşı daha dayanıklı şehirler inşa etmemize olanak tanıyor.

Türkiye'de de aynı tutkuyla çalışıyoruz. Yerel toplulukların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirerek, sürdürülebilir şehirler ve NSEB konseptini hayata geçiriyoruz. Bu çabalarımız, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme taahhüdümüzün bir parçası.

Kalıcı sürdürülebilir şehirler inşa etmek için paradigmanın eski uygulamalardan yenilikçi yaratımlara doğru değişmesi gerekiyor. Yağmur suyu toplama, sağlam yer altı boru ağları, yemyeşil çatı çözümleri ve öncü iç mekân iklim sistemleri gibi yeni kavramları benimsemek zorunlu hale geliyor. Modası geçmiş normlardan vazgeçerek, yağmur suyunun israf edilmediği, değerlendirildiği, yer altı sistemlerinin zamana karşı dirençli olduğu, çatıların gelişen ekosistemlere dönüştüğü ve iç mekanların enerji verimliliğine öncelik verdiği bir geleceğin yolunu açıyoruz.

Sonuç olarak, Wavin olarak sürdürülebilir şehirler ve Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz. Gelecek nesiller için daha iyi bir dünya inşa etmek adına, yenilikçi çözümler ve işbirlikleriyle ilerlemeye devam ediyoruz.

Headerbild_PolderRoof_v1_700_300

Kentsel İklime Dayanıklı Ürünleriniz Hakkında Bilgi Verebilir misiniz?

Wavin olarak, inovasyonun itici güç olduğu sürdürülebilir kentsel evrimin ön saflarında yer alıyoruz. Dayanıklı şehirlere olan sarsılmaz bağlılığımız, yağmur suyu yönetimini yeniden tanımlayan QuickStream sifonik sistemleri ve Aquacell su depolama ve infiltrasyon sitemleri gibi çığır açan ürünlerle özetlenmektedir. QuickStream şiddetli yağmurlarda bile suyu tam kapasitede taşır, eğim gerektirmez ve yağmur suyunu depolama tanklarına verimli ve temiz bir şekilde ulaştırır. Aquacell su depolama tankı, gelecekteki ihtiyaçlara göre hazırlanmış, çeşitli projelere uyarlanabilen, ölçeklenebilir modüler, taşınabilir ve uygun maliyetli yağmur suyu depolanması ve infiltrasyonunu sunar. Alt yapı içme suyu çözümlerimizde Apollo borularımız yüksek basınca ve iklimsel şartlara dayanıklılık ve çevre dostu olarak geliştirilerek doğayla uyumumuzu vurguluyor. Bu yenilikler, canlılık, dayanıklılık ve ekolojik simbiyoz şehirleri oluşturma taahhüdümüzü hayata geçirerek bizi ilerlemenin sürdürülebilirlikle eşanlamlı olduğu bir geleceğe doğru itiyor.

Çatı alanları, sürdürülebilir kentsel ekosistemlerin bileşenleri olarak uzun süredir kullanılmayan bir potansiyele sahiptir. Dönüştürücü bir yenilik olan Wavin PolderRoof, ister önceden inşa edilen ister yeni inşa edilen binalarda, düz çatıları akıllı su depolarına dönüştürerek bu konuya çözüm sunuyor. Bunu, yatay bir zayıflatma katmanı, su seviyesi sensörleri, hava durumu dedektörleri ve gerçek zamanlı hava durumu tahminlerine ve hiper yerel yağmur verilerine erişen kapsamlı bir platform gibi karmaşık unsurların bir araya getirilmesiyle başarıyoruz. Bu birleştirilmiş sistem, yağmur suyunu ustaca yönetiyor. Yeşilliklerin beslenmesi ve bina sıcaklıklarının düzenlenmesinden buharlaşmanın desteklenmesine ve suyun yeniden kullanılmasına kadar çeşitli roller veriyor. Su kıtlığı giderek büyürken PolderRoof, çatıdaki depolamayı sürdürülebilir su kaynaklarıyla doldurarak proaktif bir çözüm sunuyor. Bu yenilikçi yaklaşım yalnızca işlevsel verimliliği savunmuyor; biyolojik çeşitliliğin arttırılması, kentsel iklim direncinin desteklenmesi ve bina operasyonlarının optimize edilmesi hedefleriyle kusursuz bir şekilde örtüşmektedir. Çeşitli türdeki düz çatılara (yeşil, bahçe veya güneş enerjisi) uyarlanabilen PolderRoof, çatıların doğayla uyumlu, sürdürülebilir bir kentsel peyzaja katkıda bulunduğu bir geleceğin temellerini atıyor.